gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Teknoloji Tasarım > Tasarım ve Buluş Hikayeleri
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kurgu Motivasyon

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
gelisenbeyin Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT

Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006
Konum: Istanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 4737
  Alıntı gelisenbeyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Kurgu Motivasyon
    Gönderim Zamanı: 08-Ocak-2007 Saat 19:04
KÖPEKBALIĞI
Japonlar taze balığı hep çok sevmişlerdir. Fakat Japonya sahillerinde bol balık bulmak mümkün olmamaktadır. Balıkçılar, Japon nüfusu doyurabilmek için daha büyük tekneler yaptırıp daha uzaklara açılabilmişlerdir. Balık için uzaklara gidildikçe, geri dönmesi de daha çok vakit alır olmuştur.

Dönüş bir-iki günden daha uzarsa, tutulan balıkların da tazeliği kaybolmaktadır.
Japonlar tazeliği kaybolmuş balığın lezzetini sevmemişlerdir. Bu problemi çözebilmek için balıkçılar teknelerine soğuk hava depoları kurdurmuşlardır. Böylece istedikleri kadar uzağa gidip, tuttuklarını da soğuk hava deposunda dondurulmuş olarak saklayabileceklerdi. Ancak Japon halkı taze ile donmuş balık lezzet farkını hissedebiliyor ve donmuş olanlara fazla para ödemek istemiyorlardı.

Balıkçılar bu defa teknelerine balık akvaryumları yaptırdılar. Balıklar içeride biraz fazla
sıkışacaklardı, hatta, birbirlerine çarpa çarpa birazda aptallaşacaklardı, ama yine de canlı
kalabileceklerdi.Japon halkı canlı olmasına rağmen bu balıkların da lezzet farkını anlayabiliyorlardı.

Hareketsiz, uyuşmuş vaziyette günlerce yol gelen balığın, canlı, diri hareketli taze balığa göre
lezzeti yine de etkilenmişti. Balıkçılar nasıl olacakta Japonya'ya taze lezzetli balığı getirebileceklerdi? Siz olsaydınız ne yapardınız? Hedeflerinize ulaşır ulaşmaz, mesela mükemmel bir es buldunuz veya çok basarili bir firmaya girdiniz, borçları ödediniz v.s. Heyecanınız kaybolmaya başlamaz mı? Aşırı çalışmanız gerekmiyorsa rahatlamaz misiniz? Lotoda büyük ikramiyeyi kazananlar parayı savurmaya başlamaz mı?
Japonların Taze balık probleminde olduğu gibi çözüm aslında basittir. 1950'lerde L.Ron Hubbart'in gözlemlediği üzere "İnsanoğlu ancak hırs iddiası içinde bulunursa anormal cabalar sarfeder."
Ne kadar akilli, uzman, inatçı iseniz iyi bir problemle uğraşmaktan o kadar zevk alırsınız.
Problem sizi ne kadar zorluyorsa ve siz onu adim adim çözebiliyorsanız bundan da o derece mutluluk duyarsınız, heyecan duyarsınız ve enerji dolu, canlı, ayakta kalırsınız.
Japonlarda balıkları yine teknelerindeki akvaryumlarda tuttular, ancak içine küçük bir de köpekbalığı attılar. Bir miktar balık köpekbalığı tarafından yutulmuştu, ama geride kalanlar son derece
hareketli ve taze kalabilmişlerdi. Buradan da görüleceği üzere problemlerden, uzaklaşmaktansa içine atlamak, boğuşmak ve onları yenmek gerekir.
Problemimiz çok ve çeşitli olabilir. Ümitsiz olmayın. Onları tanıyın, organize edin, kararlı olun, daha çok bilgi ve yardim desteği ile onlarla savasın.
Beyninize bir köpekbalığı atin ve nelere ulaşabileceğinizi o zaman görün.
CHARLES SCHWAB'İN FABRİKASI

Charles Schwab'in istediği kadar verim alamadığı bir fabrikası vardı. Bir gün ustabaşı ile konuşuyordu: -Senin gibi becerikli birisi nasıl oluyor da fabrikadan istediği kadar verim alamaz? -Bilmiyorum. Bütün isçileri çok çalıştırdım. Bir çoğunu isten atmakla tehdit ettim. Ama basarili olamadım. Schwab yakınında duran bir isçiye sordu: -Bugün kaç kazan çelik erittiniz? -Altı. Schwab bir tebeşir parçası alarak yere büyük bir 6 yazdı. Çıkıp gitti. Gece isçileri geldiği zaman bu altı rakamının ne oldugunu sordular. Gündüz isçileri de: -Patron bugün burada, Bize kaç kazan çelik erittiğimizi sordu altı cevabini verdik, buraya altı yazdı ve gitti. Ertesi gün Schwab fabrikayı yine dolaştı. Altı rakamı silinmiş ve yerine yedi yazılmıştı. Gündüz isçileri gelince yediyi gördüler. Demek gece çalışanlar kendilerinden daha iyi is yaptıklarını zannediyorlardı? Kendilerini gece isçilerinden üstün göstermek için büyük bir gayretle çalıştılar ve yere 10 yazdılar. Çok geçmeden fabrikanın verimi o civardaki bütün fabrikaları geçti. Nasıl mi? Schawb bunu söyle açıklıyor: "Is yaptırmak için rekabet hissini uyandırmak gerekir. Amaç herkesi mücadele etmeye sevk etmek degildir. Onları birbirine üstün gelmeye teşvik etmektir. Üstün gelme hissi insanların ruhunu coşturur. Hayatta basarili olan her insanin en sevdiği sey; başaracağı istir. Çünkü bu başarıda kendisini ifade eder ve bu sayede değerini, üstünlüğünü gösterir. İste bu yüzden, bir oturuşta bir kilo dondurma yemek, elli bardak su içme gibi manasız yarışmalar buradan gelir. Üstün gelmek, değerini göstermek, insanların en önemli isteğidir. O halde insanları kendi özelliklerini ortaya çıkarmaları için cesaretlendiriniz.







DÖRT MUM
Dört mum yavaşça yanıyordu.
Ortam çok yumuşaktı ve konuştukları duyuluyordu.

ilki söyledi;
BEN BARIŞIM
''Artık kimse benim yanık kalmamı sağlamıyor,sanıyorum söneceğim''
alevi hızla azaldı ve bütünüyle söndü.

ikincisi söyledi;
BEN İNANCIM
''Neredeyse herkez benim artık gerekli olmadığımı düşünüyor o nedenle daha fazla yanık kalmama hiç gerek yok''
konuşmayı bitirdiği zaman,bir rüzgar hafifçe esti ve onu söndürdü.

Üçüncü mum üzgünce sırası gelince konuştu
BEN SEVGİYİM
''Yanık kalmak için artık gücüm kalmadı.İnsanlar beni bir kenara bıraktı ve önemimi anlamadı.Kendilerine en yakın olanları bile sevmeyi unuttular''
Ve hiç zaman yitirmeden söndü.

ANSIZIN
Bir çocuk odaya girer ve üç mumun yanmadığını görür.''Neden yanmıyorsunuz sizin sonuna kadar yanmanız gerekir''bunu söyleyerek çocuk ağlamaya başlar.

ARDINDAN DÖRDÜNCÜ MUM SÖYLER
''Korkma ben hala yanıkken diğer mumları yeniden yakabiliriz.

BEN UMUDUM!



Birde güzel bir söz:
Dünyanın en güç işi bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığına ses çıkarmadan seyretmektir.(T.H.WHITE)
umudun alevi yaşamınızdan hiç sönmemesi dileğiyle.

Bir grup kurbağa bir elektrik direğine tırmanma yarışı düzenliyorlardı.Seyircilerden bir başka kurbağa grubu start veriyor ve yarış başlar.Yarışla birlikte seyircilerin yüksek sesli yorumlarıda...!

''bu güne kadar bu direğe tırmanan olmadı ki.''
''bunu başarmak zor''
''geçen sefer 5 kurbağa düşüp ölmüştü''
''yaaaa... biride tam kafalama çakılmıştı hem''
''evet evet hatırlıyorum dört tanesi de elektriğe kapılmıştı zavallıların''
''bak şimdi kayacak elleri''
''şuna bak ayağı takıldı tele''
''yok bu iş olmaz ya bırakırlar ya ölürler bunlar''
''çok yüksek düştülermi pestil gibi''
''omurgalılardanız ama bi düşerlerse omurga falan kalmaz''

Bir süre sonra yarışmacılar ya düşerek ya yaralanarak veya korkarak birer birer bırakırlar yarışı.
Fakat içlerinden bir tanesi elektrik direğinin en tepesine kadar ulaşır ve sağ salim geri döner.
Döndüğünde birde bakarlar ki bu başarılı kurbağa SAĞIRMIŞ...

SIRF BAŞKALARININ SÖYLEDİKLERİ İLE YÖNLENDİRİRSEK KENDİMİZİ BAŞARI UZAKLAŞIR BİZDEN.
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez. (Montaigne)
Yılan kendi eğrisini bilmez. Deveye “ boynun eğri”, der.



Gelişimin adresi...
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz