Dünya tiyatro günü |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla
Konu: Dünya tiyatro günü Gönderim Zamanı: 25-Mayıs-2007 Saat 21:27 |
Dünya tiyatro günü
Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu. Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır. 27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzenler. Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar. Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı. Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı kesinlikle bilinmiyor, Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar. Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar. Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi. Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu. Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı. Daha canlı, daha ilgi çekici konular bulundu. Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu. Tiyatro da meslek haline geldi. Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Konusu bakımından harekete, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir. Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir. Tiyatroda oynayanla izleyen arasında yakın, sıcak bir iletişim vardır. İlk çağlarda oyunun yazılı metni yoktu. Yeteneklerine güvenen oyuncular ortaya çıkıp bir çeşit tuluat yaparlardı. Tuluat; oyuncuların o anda düzenledikleri hareketleri, tasarladıkları sözleri söylemeleridir. Tuluat, sahnesiz ve metinsiz bir tiyatro oyunudur. Yazılı tiyatro yapıtları çok sonra ortaya çıktı. Bir süre tiyatro sözsüz oynandı. Oyuncular olayları, el, kol, gövde, bacak ya da yüz hareketleriyle anlatırlardı. Bu sözsüz tiyatroya pandomima denir. Bizde tiyatro olgusu; çok eskilere dayanan orta oyunu ile onun gölge oyunu biçiminden başlar. Gölge oyunu arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde üzerine belli tipteki kuklaların hareket ettirilmesi ve konuşturulması ile yansıyan Karagöz oyunlarıdır. Bugün köylerimizde, çok eski geleneklerden kalma bir alışkanlıkla tiyatroya çok benzeyen eğlenceler düzenlenmektedir. Buna oyun çıkarma denir. Tiyatro oyunculuğu özel eğitimi gerektiren bir meslektir. Tiyatro öğretimi konservatuar denilen okulda yapılır. Tiyatro; yazarların dram, komedi, trajedi türünde yazdıkları eserlerin sahnede oynanması sanatıdır. Tiyatro gösteri sanatı olarak tanımlanır. Belli başlı türleri şunlardır: Komedi: Oyunların, insanların, durumların gülünç yönlerini gösteren bir tiyatro yapıtıdır. Komedinin belli başlı türleri şunlardır: Vodvil, hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılar bulunan hafif güldürüdür. Fars, olayların aşırı abartıldığı, taklitlerin sık sık tekrar edildiği bir komedi türüdür. Trajedi: Konusunu tarih, ya da efsanelerden alan acıklı sahne yapıtıdır. Dram: Yaşamımızda var olan umudu, sevinci, acıyı, bir arada sunan tiyatro oyunudur. Dram şiir ve düz yazı ile yazılabilir. Tiyatrolar; devlet tiyatroları, halk tiyatroları, bulvar tiyatroları, açık hava tiyatroları ve şehir tiyatroları gibi isimlerle anılır. Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Yaşamı sergiler. Yaşama sevincini yaratır. Geçmişi, günümüzü, geleceği anlamamıza yardımcı olur. Tiyatro; Sorunlarımıza ışık tutar. Tiyatro, insanlar arasında halkın içinden doğmuş bir sanattır. Tiyatro hep iyiden, güzelden hoştan yana olmuştur. Tiyatro insanları eğitir. Eğitirken düşündürür. Tiyatro insanlara beraber gülmek, beraber ağlamak, beraber düşünmek gibi insanca duygular aşılar. DÜNYA TİYATRO GÜNÜ - BİLDİRİ TİYATRO Tiyatro gününde yazarlarımızdan Haldun Taner'in yayınladığı ulusal bildiri. Her gece saat dokuz'da dünyanın dört bir bucağında binlerce perde açılıyor. Her gece saat dokuz'da milyonlarca insan ışıklandırılmış bir sahneden kendi dünyasının, kendi sorunlarının yoğunlaştırılmış bir kesitini ilgi ile izliyor. Oyalanıyor; eğleniyor, heyecanlanıyor, düşünüyor, bilinçleniyor. Her günkü sürgit yaşamının akışı içinde tam fark edemediği, ya da edip de unuttuğu bazı ana sorunları yeni bir gözlükle görmeye başlıyor. Tiyatrolar insanlara «Koşun, bana gelin, size ilginç bir şeyler göstere¬ceğim» derler. «Gelin, beni izleyin memnun kalacaksınız» derler. Bu alışkanlık yüzyıllardır sürüp gidiyor. Çünkü; tiyatroda etli canlı oyunculardan, etli canlı seyircilere ve sonra yine o etli canlı seyircilerden etli canlı oyunculara geçen karşılıklı bir elekt¬rik alışverişi vardır ki, bu aynı çatı altında aynı anda birbirini tamamlama ve karşılıklı etkileme olayı tiyatroya benzersiz bir toplumsal yaşantı niteliği kazandırır. İnsanoğlu doğa karşısındaki korkularından başlayarak yüzyıllar boyunca acılarını, sevinçlerini, ihtiraslarını, düşüncelerini, düşlerini, özlemlerini, taşlamalarını, dünya görüşlerini, savaşımlarını, her şeyini somutlaştırıp dile getirmiştir. Tiyatronun bunca yüzyıllardır varoluşu boşuna değildir, tiyatro, insan mayasının kopmaz bir öğesi, insandan ayrı düşünülemez bir gereksinmesidir. Doğada işlevini bitiren her şeyin varlığını sürdürebildiği görülmemiştir. Tiyatro sürüyorsa, sürecekse her devirde bir işlevi olduğundandır. «Tiyatro, iki kalas bir hevestir» sözü boşuna söylenmemiş... Tiyatronun mitolojik piri sayılan Dionisos'tan gelme bir coşkusu vardır. Bu coşku olmadan tiyatro çekici olamaz. Her gece saat dokuz'da dünyanın dört bucağında tiyatrocular ne oynar¬larsa oynasınlar sahneden salona bu coşkuyu, bu gençliği, bu gücü, bu sağlıklı havayı estirirler. Her gece saat dokuz'da on binlerce perde dünya durdukça açılsın, dursun. Tiyatro olmasa, insanoğlu çok eksik, çok güdük kalırdı. Haldun Taner DÜNYA TİYATRO GÜNÜ - KONUŞMA SEVGİLİ ARKADAŞLAR! 1948 yılında kurulan Uluslararası Tiyatro Enstitüsü, 1961 yılında aldığı bir kararla 21 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Bu enstitüye üye ülkeler, her 27 Mart gününü Tiyatro bayramı olarak kutlamaktadır. Tiyatrolar Günü’nde, tiyatroyu halka sevdirmek için etkinlikler yapılır. Hayatın bir parçası ve güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biri olan tiyatroda, harekete, konuşmaya ve bazen de müziğe yer verilir. İlk çağlarda tiyatro, yazılı bir metin olmadan oynanırdı. Yeteneğine güvenen oyuncular sahnede istedikleri gibi konuşurlardı. Bizim kültürümüzde tiyatroyu; ortaoyunu, gölge oyunu, köy seyirlik oyunları, meddahlık, danslı ve taklitli oyunlar şeklinde görürüz. Gölge oyununda, arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde vardır. Karagöz veya başka tipteki kuklalar bu perdenin üzerinde oynatılıp konuşturulur. Güzel hikayeler anlatılarak halkı eğlendiren kişilere meddah denir. Köylerimizde hala, oyun çıkarma adıyla seyirlik oyunlar düzenlenmektedir. İnsan hayatı içinde var olan umudun, acının ve sevincin, hep birlikte verildiği oyunlara dram diyoruz. Komedi, insan hayatı içindeki komik ve gülünç şeylerin oyunlaştırılmasıdır. Konularını tarih ve efsanelerden alan acıklı sahne oyunlarına ise trajedi diyoruz. Tiyatro eğitimi, konservatuar denilen okullarda verilir. İnsanları eğiten, eğlendiren tiyatro, aynı zamanda düşündürürde. Bir arada yaşayan insanların birlikte güldüğü, birlikte ağladığı ve hep birlikte düşündüğü tiyatro salonları, insanca duyguların da öğrenildiği yerlerdir. Sözlerimi ünlü tiyatro yazarımız Haldun Taner’in bir cümlesiyle bitiriyorum. “Tiyatro olmasaydı insanoğlu çok eksik, çok güdük kalırdı.” (Ev ve Sınıf Etkinlikleri Antolojisi Kitabı) DÜNYA TİYATRO GÜNÜ - ŞİİRLER DÜNYA TİYATRO GÜNÜ Dünyanın her yerinde Yirmi yedi Mart günü, Tüm coşkuyla kutlanır “Dünya Tiyatro Günü”. Bildiri yayımlarlar Dünya tiyatroları. İnsanlara sunarlar En güzel oyunları. Hiçbir ücret almazlar O gün seyredenlerden. Tiyatronun zevkini Tanıtırlar derinden. Güneş nasıl dünyayı Aydınlatıyor ise, Tiyatrolarda öyle Işık tutarlar bize. Tiyatronun önemi İnkar edilmez asla. Onu seyredenleri Etmeyenle kıyasla. Fark edersin o zaman Tiyatro cevherini. Anlarsın tiyatronun Toplumdaki yerini. Naim YALNIZ SAHNELER Umutlarla sevgiler Hayal ile gerçekler Dramlar komediler izlenir sahnelerde Sahnede oyuncular Alıp bizi götürür Güldürür düşündürür Düşündürür güldürür. Orda bir başka yaşam Yaşanır çoğu akşam Başarılı bölümler Alkışlanır her akşam. Dünyanın her yerinde On binlerce sahnede Sorunlar mutluluklar izlenir sahnelerde. Erol YAVUZ DÜNYA TİYATRO GÜNÜ - GÜZEL SÖZLER Tiyatro, adamı insan eden sanattır. Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez. Tiyatrosuz bir toplum yeni doğmuş bir çocuk sayılır. |
|
bilim_adamı
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 02-Ekim-2007 Konum: Iğdır Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 09-Ekim-2007 Saat 20:45 |
Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu. Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır.
27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzenler. Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar. Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı. Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı kesinlikle bilinmiyor, Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar. Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar. Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi. Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu. Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı. Daha canlı, daha ilgi çekici konular bulundu. Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu. Tiyatro da meslek haline geldi. Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Konusu bakımından harekete, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir. Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir. |
|
Google_Adsense
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 15-Mart-2008 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 13 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 26-Mart-2008 Saat 20:11 |
Çok teşekkürler.. bu bilgiler için. 27 Mart ta yarın..
|
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 27-Mart-2009 Saat 22:10 |
Tiyatronun Faydaları ve Önemi
Okullarda tiyatro çalışmalarının yararları : Tiyatro Çalışmalarının Bireyler İçin Eğitici ve Yetiştirici Yönü a) Dayanışmayı öğretir ; b) Düşünceyi eyleme sokma yeteneğini geliştirir; c) Düşünerek , yorumlayarak okumayı öğretir; d) Topluluk içinde konuşmayı öğretir; e) Doğru ve güzel konuşmayı sağlar; f) Estetik algılama yeteneğini geliştirir; g) Çeşitli sanat dallarıyla ilgiyi sağlar; h) Toplum yaşamı için gerekli olan sorumluluk duygusunu sağlar; i) Toplumun , kişiliği ezmesini önler; j) Çocuğun elini,kolunu kullanmasını denetim altına alır. Daha doğru bir dünya istiyorsak , çocuklarımızın geleceğini güvence altına almayı düşünüyorsak tiyatronun eğitsel ve toplumsal katkısını aklımızdan çıkarmamalıyız.Tiyatroyu tek tük örneklerle değil , yurt düzeyinde yaygın bir duruma getirmeliyiz.Gereken yaygınlığı ise ilkokuldan üniversitenin son sınıfına değin sürdürecek bir anlayışı edinmekle sağlayabiliriz. |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 27-Mart-2009 Saat 22:15 |
DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ
Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu. Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır. Ülkemizde ise Tiyatrolar günü ilk olarak 1962 ‘ de kutlanmaya başlamış ve günümüze kadar gelmiştir. 27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzenler. Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar.Okullarımızda ise tiyatro gününde daha önceden çalışmaları yapılan oyunlar ve piyesler sergilenir.Öğrencilerin tiyatroya ilgi ve sevgileri artırılmaya çalışılır.Mümkünse öğrenciler özel ya da devlet tiyatrolarından birisine , bir oyunu izlemeye götürülür. TİYATRONUN ÖZELLİKLERİ 1. Tiyatro hem dinlenebilir, hem de seyredilebilir. Yani hem göze, hem de kulağa hitap eder. Bu yüzden etki gücü fazladır 2. Tiyatroda söz ve eylem birleşmiş durumdadır. Oyuncu; kostümü, makyajı, jest ve mimikleriyle gerçekçi bir izlenim bırakır 3. Tiyatro, bir topluluğa seslenir. 4. Tiyatro, bileşik bir sanattır. 5. Tiyatro, dilin sahnede en güzel şekliyle kullanıldığı bir sanat dalıdır OYUN TÜRLERİ 1. Ana Türler: Tiyatroda üç ana tür vardır: Trajedi, komedi ve dram. 2. Yan Türler: OPERA: Manzum ve besteli oyun türüdür. OPERET Hafif ve eğlenceli, yer yer müzikli bir oyun türüdür. VARYETE: Çeşitli numaralardan meydana gelen; söz, müzik ve dansın birlikte olduğu bir oyun türüdür. REVÜ: Günlük olayları, çabuk değişen kesitler halinde sahneleyen; müzikli, danslı bir oyun türüdür. Revülerde konu bütünlüğü olmayabilir. KABARE: Çeşitli gösteriler yapılan içkili, eğlenceli, seyircilerle oyuncuların iç içe olduğu mekanlarda; günlük olayları hicveden bir oyun türüdür. BALE: Müzikli, sözsüz, konusu hareket ve danslarla ifade edilen oyun türüdür. PANDOMİM: Müziksiz, sözsüz, yalnız jest ve mimiklerle konuyu anlatan bir oyun türüdür. Tiyatroda Ana Türler 1. Tragedya ( Trajedi ) : Manzum olarak yazılır. İnsanlarda merak ve endişe uyandıran olaylarla kurgulanmış; onlara korku, heyecan ve ibret vermek amacını güden en eski tiyatro türüdür. Konularını tarihten ve mitolojiden alır. Baştan sona mitolojik bir havaya sahiptir. Karakterler asiller ve mitolojik kahramanlardır. Bu nedenle de dilin en güzel kullanımı trajedilerdedir. Yunan Edebiyatında Sopokles, Fransız Edebiyatında Corneille ve Racine ünlü trajedi yazarlarıdır. 2. Komedya ( Komedi ) : İnsanların ve toplumsal yaşayışın gülünç ve aksayan yanlarını sahne-de canlandıran bir tiyatro türüdür Fransız Edebiyatından Moliere en ünlü ve bilinen komedi yazarıdır. Komedi çeşitleri şunlardır.: Fars, satir, vodvil, komedi santimantal 3. Dram : Komedi ve trajedinin birleşmesinden doğmuş bir tiyatro türüdür. Klasik edebiyattaki trajedi-komedi türlerine karşı, romantizmin benimsediği tiyatro türü “dram” dır.Trajedideki kuralcılık dram türü ile kırılmıştır. Dramda konu milli tarihten veya günlük yaşamdan seçilebilir. Dram; yaşamın hem acı, hem de tatlı yanlarını işler. Nazımla, nesirle ya da nazım-nesir karışık olarak yazılabilir. Eserdeki kişiler toplumun her kesiminden olabilir. Dram türünün en büyük ve en ünlü temsilcisi Victor Hugo’dur. |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 27-Mart-2014 Saat 16:32 |
Tiyatro ve Yaratıcı Drama
Tiyatro bambaşka hayatların sahneye aktarımıdır. Oyun sırasında oyuncu, rolünü yüreğine kazır. Oynadığı rolü, gerçek hayatına geçirerek, adeta o rolü yaşar. İzleyicileri etkilemeye çalışır, yaratıcılığıyla… Bir an bile olsa yaşantıda ki var olan sorunlardan kendini sıyırır. İç dünyasında ki gelgitlerden, hesaplaşmalardan kaçıp kendini rolüne adar. Sahnede yaşama yeniden sarılır. Karşılıksız bir sevgidir. Sadece dışarı aktarılan. Farkına varmasını bilen büyük bir umut bağlar. Yeniden hep yeniden yaşar. Her sahne aslında günlük yaşantısında çoğu zaman yaşamıştır. Farklı olan bir fark yaratabilmektir. Acı, hüzün, sevinç ve mutluluk sahnede rol alır. Rollere bürünenler o anı yakalayıp seyirci ile duygusal bir bağ kurar. Bazen duygular sel olup akar. Bazen sevinç ve mutluluk kahkahaları sahneyi çevreler. Duygu paylaşımı rol boyunca devam eder. Bir an bile olsa insanı hayattan koparır. Bambaşka yerlere götürür. Aslında tiyatro bir uyumdur. Sahneye, rolüne ve ortama ne kadar adapte olursan o kadar başarı sağlarsın. Bu bir gönül işidir. Kelimeler ağızdan çıktıkça sahneye aks eder. Çoğu zaman alkışlar bir gönül köprüsü olur. Tiyatroya gönül verenlerin yüreklerinin telini okşar. Daha çok yenilik için ve yeni adımlar için onlara cesaret verir. Tiyatro aslında oyuncunun ikinci hayatıdır. Role adapte olursa oyun sergilenene kadar kendini o rolün etkisinde bırakır. Tiyatro açıkça bir oyuncu için hayatın ikinci yanıdır. İlk zamanda rolü bırakmak zor olsa da zamanla yeniden hayata başlıyorsun. Bu tekrar bir süreklilik gösterir. Yaratıcı drama aslında günümüz teknolojisinde bir köşeye sıkışmış insanın kendini ifade etmedir. Yalnızlık, stres ve içe dönük yaşantılar insanı olumsuz etkilemektedir. Oyun çocuğun yaşamında büyük bir öneme sahiptir. Çocuk oyunla kendini ifade eder. Kendini gerçekleştirir. Yeni fikirler öğrenir. Hayattaki sorunlara karşı nasıl davranacağını öğrenir. Birey başkalarıyla oyun oynarken farklı fikirlere saygılı olma ve gruba ait olma ve kendini ifade etmeye çalışır. Empati kurar ve gizli yönlerini keşfeder. Yaratıcı drama çalışmaları hayal gücünü kurar, duygu ve düşüncelerini ifade eder. Uygulama yaparken hayatı yeniden keşfeder. Bu sayede yaratıcılığını geliştirir. Drama aslında düşünceyi eyleme geçirmek, yaparak ve yaşararak öğrenmektir. Yaratıcı Drama kişinin kendini ifade etmesi ve geliştirmesi ve toplumda saygın bir yer edinmesini sebep olabilir. Sevgilerimle… Yahya KARAKURT- Eğitmen Yazarın Diğer Yazıları |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |