gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Düşünme Zamanı > Kalemimden Bir Hikaye Kaçtı
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Saklı Dünyamda Çıkan Kelimeler

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
gelisenbeyin Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT

Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006
Konum: Istanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 4737
  Alıntı gelisenbeyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Saklı Dünyamda Çıkan Kelimeler
    Gönderim Zamanı: 28-Eylül-2012 Saat 17:52
Saklı Dünyamda Çıkan Kelimeler

Bir yaz günüydü. Sabah erkenden uyanan Umut, hızlı bir şekilde elini yüzünü yıkadı. Annesi tarafından hazırlanan bir bardak sütü içip, traktöre doğru ilerledi. Traktörde tüm amcaoğulları toplanmıştı. Gidilecek uzak bir yer ve yapılacak işler vardı. Umut, traktöre yaklaştığında arkada zorda olsa kendine bir yer bulabildi. Bizim ‘’minik kelebek’’ lakabı taktığımız traktörün minyon bir yapısı vardı. Uzaktan baktığında traktörün kellesinin her tarafında insan kafası, adeta bir mantar yığını andırıyordu. Genelde ot biçme döneminde, sadece traktörün kafasına binilip çayırlara doğru gidiliyordu. Traktör binek amaçlı kullanmaktaydı. Bazı insanlar da traktör yerine ata binip, gidecekleri yere varıyorlardı. Köyde, özellikle çalışma zamanı erken kalkındığından, çalışmaya gidenlerin gözlerinden uyku mahmurluğu belli oluyordu. Fehmi abinin traktörü çalıştırması ve hareket etmesi bir oldu. Traktör gittikçe toprak yoldan dolayı, yoldaki taşlara çarpan tekerler yalpalanmaya sebebiyet veriyordu. Hele daha tam uyanamamışsan yoldaki taşın büyük olması, tekerin üstünde geçmesi nedeniyle başını traktörün yağmurluğuna vurmanla, o acıyla birlikte gözlerin fal taşı gibi açılırdı. Yolda giderken amcaoğulları arasındaki tatlı sohbetler başlıyordu. Sohbetlerde, o gün ne kadar ot biçileceği ve biçilecek yerler hakkında planlar yapılıyordu. İş bölümü yapılıyordu. Bunu yanında günlük konuşmalarda eksik olmazdı. Bazen konuşmalarda katıla katıla güler, bazen de büyük bir sessizlik yaşanırdı.

Aşağı köye varıldığında her zaman bir heyecan olurdu. Buradaki her yerin farklı bir özelliği vardı. İnsanlar farklı anlamlar kattıkça değişik lezzetler alıyordu. Celal abi iyi bir gözlemciydi. Analizleri ve tahminleri genelde tutardı. Bir ara gökyüzüne baktığını sezinledim. Aradan biraz zaman geçince arka tarafa dönerek, bugün öğleden sonra yağmurun yağacağını söyledi. Köyde gerek iş zamanı ve gerekse havanın kuru gittiği zamanlarda, yaşlılar evlerin yanında çömelir günün hava yorumu yaparlardı. Gençler, büyük bir heyecanla bilen kişilerin ağzından çıkacak kelimeleri beklerlerdi.

Celal abinin yağmur yağacağı sözü, Coşkun’un dikkatinde kaçmadı. Coşkun da
—Ne yağmuru Celal abi, dedi.
Arkadakiler, kendi içinde kıkırdamaya başladılar. Tekrardan Celal abi
—Ne gülüyorsunuz, öğleden sonra göreceğiz dedi.

Fehmi abide, Celal abiyi onaylarcasına başını hafiften salladı. Fehmi abi, aklaşmış saçlarıyla grubun en büyüğüydü. Çalışmaktan olsa gerek ince yüzlü ve zayıf biriydi. Yaşamın içindeki tüm renkleri kendine göre yaşamış. Hayatının ona sunduğu değerleri yerinde kullanır ve zamanı geldiğinde sözünü esirgemeyen biriydi. Yaşça büyük olmasından dolayı, gençlere göre daha tecrübeli idi. Bazen gençler arasında anlaşmazlık çıktığında adaletli yaklaşımından dolayı çok sevilen biriydi. Traktörü büyük bir zevkle sürerdi. Toprak yolda tekerleri taşlardan kaçırmak için değişik manevralar yapardı.

Aşağı köyü geçtikten sonra Yukarı Gırnavuk’un tepesine çıktılar. Gözünün alabildiğince önünde engin bir bakış açısı vardı. Aşağıda Aras nehri ve şose, karşıda Karapınar Köyü, diğer tarafta komşu köyler gözüküyordu. Tam tepedeyken en çok dikkatini çeken konulardan biride dikmiş olduğu ağaçlardı. Büyük bir heyecanla acaba ağaçlar, buradan gözükecek kadar uzamışlar mı? Uzaktan ağaçlar göründüğünde kendisini daha iyi hissediyordu. Kendi kendine ne iyi yapmışım da bu ağaçları dikmişim derdi. İçini büyük bir sevinç kaplardı. Yukarı Gırnavuk’tan aşağı inerken, yolun sonuna yaklaşıyordular. Tepenin diğer ucunda bu sefer batıya doğru önlerinde büyük bir alan vardı. Bu alanlarda insanı kendini büyük bir boşlukta hissediyordu. Büyük alanda insanı çevreleyen etmenlerin azlığından dolayı, kendini daha çok özgür hissediyordun. Çerçevenin geniş olması ve istediğin resmi oradan çizebilecek olman bambaşka bir duyguydu. Ruhun adeta gökyüzüne çıkıp dans ediyordu. Her ne kadar çalışmaya gidecek olsan da yinede orada bulunmak insana büyük bir zevk veriyordu. Tüm yerleri kendilerine göre anlamlaştırıyorlardı. Bunu içinde geçmişten gelen anılarda varsa, daha da güzel düşünebiliyordun.

İyice aşağıya indik. Yol kenarında bir kom vardı. Kom da en çok dikkati çeken husus yere yapışık gibi durmasıydı. Kışın havanın soğuk olduğu zamanda, karın yağmadan önceki dönemlerde, köyün tüm koyunları buraya toplanırdı. Otlak ve mera alanların çokluğundan dolayı burası hayvanları olan köylüler için bulunmaz bir fırsattı. Komun hemen yanında kumluk toprakta bazıları bostan ekmiştiler. Yukarı Gırnavuk’tan Aşağı Gırnavuk’a inişi çok eğimliydi. O yoldan aşağıya traktörler inmeye yürek isterdi. Uçurumun ucundaki nicecik yolda traktör bazen taşa takılır, bazen de fren tutmaz korkusuyla büyük korkular yaratırdı. Yokuşun başında çoğumuz iner. Fehmi abi traktörü sürmeye devam ederdi.

                                                                                                                       Devamı çok…

Selam ve Sevgilerimle
Yahya KARAKURT

Gelişimin adresi...
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz