gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Eğitim Dünyası > Genel Kültür
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Mitolojik Efsaneler

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
By_Beyin Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 08-Ocak-2007
Konum: İstanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 388
  Alıntı By_Beyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Mitolojik Efsaneler
    Gönderim Zamanı: 09-Kasım-2009 Saat 23:57
Amazonlar;

Anadolu'nun mythos'a katkıları salt efsane, uydurulmuş masal değildir. Anadolu kaynaklı efsanelerin hemen hepsi olmuş olayları yansıtır, yaşamış kişileri konu alır. Bu yüzdendir ki bir gerçek payı ve tarihsel bir nitelik taşırlar. İzlerine destanlarda olduğu kadar, tarihçilerin ve coğrafyacıların eserlerinde rastlamamız bunu kanıtlar.

Amazon'lar bu gerçeğin en belirgin örneğidir, çünkü efsaneleri yalnız bir olayı değil, bütün bir düzeni dile getirir. Anadolu bin yıllarca anaerkil bir toplum düzeni içinde yaşamış ve bu düzenin simgesi olan Ana Tanrıça'ya değişik adlarla tapınmıştır. Amazon'lar işte bu düzenin kalıntılarıdır, babaerkil özellikte ve nitelikte olan Yunan mythos'unu bu kadar etkilemiş olmaları da ondandır.

Amazon'lardan dem vuran en eski kaynak Homeros'tur: "Erkek gibi Amazon'lar" der ve Bellerophontes'in onları yendiğini belirtir (Belîerophontes). Troya'nın önündeki bir tepede mezarı bulunan Myrrhine ise tanrılaşmış bir kahramana benzer, çünkü halk arasında adı başka, tanrılarca başkadır (Myrina).

Efsaneye göre Amazon'lar savaş tanrı Ares ile Harmonia'nın (ya da Aphrodite'nin) kızları sayılır. Savaşçı karakterleri böylece kaynaklarından da belli olan bu kadınlar ok ve yaydan başka bir de "labrys" denilen iki ağızlı baltayı silah olarak kullanırlar. Bu baltaya hem Girit'te, hem Hitit kabartmalarında rastlanır.

Amazon'ların at üstünde savaşmaları, atı yalnız arabaya koşmak için kullanan ilk Yunanlıları özellikle etkilemiş olsa gerek. Ho-meros'ta Myrina'ya "çok zıplayan, yüksek atlayan" denmesi acaba atlı bir tanrıça olmasından mıdır? Amazon'ların yayıldığı bölgelerle Hitit'lerin bulunduğu bölgelerin birbirini tutması da dikkati çekmekte. Amazon'ların Anadolu topraklarında bir Hitit kalıntısı, ya da Hitit'lerle ilgili bir anı olabileceği varsayımını bazı bilginlerde, özellikle Halikarnas Balıkçısı'nda uyandırmıştır.

Amazon adının kökeni de yazarlarca şöyle açıklanır: Amazon, yani memesiz demekmiş, adın nedeni de bu savaşçı kadınların yayı göğüslerine rahatça dayayabilmek için bir memelerini kesip çıkarmaları imiş. Amazon'ların erkek gibi oluşu, savaşçı bir kadın topluluğu olmalarından ileri gelir. Başlarında hiçbir erkek bulunmadan kendi kendilerini yöneten Amazon'lar önder olarak bir kraliçe tanırlar, nitekim birçok kraliçelerinin adı geçer efsanede.

Erkekleri yanlarında köle ya da uşak olarak bulundururlar, onlarla cinsel alışveriş kurup çocuk doğururlar, ama erkek çocuklarını sakat eder ya da öldürürler, yalnız kız çocuklarını yetiştirip aralarına alırlar. Bu tutum Anadolu'ya gelen Yunanlıları çok şaşırttığı içindir ki, Amazon'ları anlatmakla bitiremezler.

Yurtları üstüne kaynaklar birbirlerini pek tutmaz. Çoğu efsanelerde Amazon'lar Karadeniz'de Thermodon (Terme) çayının kıyısında Themiskyra şehrini kurmuşlar ve orada oturmaktadırlar. Bu şehir bugünkü Fatsa ya da Ordu yakınında olsa gerek. Argonaut'lar Kolkhis'e varmadan onlarla karşılaşırlar. Başka kaynaklar onları Kafkas eteklerine, Trakya'ya ya da güney İskitya'da Tuna ağzına yerleştirirler. Anadolu'da hemen her yerde adlarına rastlanması bu kaynakları yalancı çıkarmaktadır.

Amazon'ların tarih öncesi çağlarda Batı Anadolu'ya yayıldıktan sonra Yunanistan'a dek sokuldukları ve Atina önünde savaştıkları anlaşılmaktadır. Ege kıyılarında Amazon kraliçeleri tarafından kuruldukları söylenen şehirler şunlardır: Pitane, Myrina, Kyme, Gryneion, Smyrna. Ephesos ve Ptiene'nin ilk yerleşme yeri. Bir tanrıça sayılan Myrina'nın Lesbos (Midilli) adasına göçüp oranın başkenti Mytilene'yi de kurduğu söylenir. Birçok Amazon'un büyük efsane yiğitleriyle ilişkisi olmuştur: Hippolyte'nin Herakles, antiope'nin Theseus, Penthesileia'nın Akhilleus efsanesinde adı geçer.

Ephesos ve Smyrna şehirlerinin birer Amazon tarafından kurulduğu anlatılır. Bu savaşçı kadınlar kimi ozanların ezgilerinde Efes Artemis'i ile ilişkili olarak gösterilir: İskenderiye şairi Kallimakhos Artemis tanrıçaya övgüsünde cenkçi Amazon'ların Ephesos kıyısında tanrıçaya bir heykel diktiklerini ve çevresinde savaş raksı yaptıklarını, birbirine vuran kalkanlarının ta Sardes'te dek yankılandığını yazar.

Amazon'lar Ephesos'taki ünlü Artemis tapınağı ile de ilişkilidirler. Dünyanın yedi harikasından biri olan bu tapınağı Amazon'ların yaptığı ya da orada rahibelik ettikleri anlatılır. Anadolu'nun ana tanrıçası Kybele ile sıkı sıkıya ilişkili oldukları apaçık belli olan Amazon'ların efsaneleri de, tarihsel kimlik ve kişilikleri de ana tanrıça üstüne olan bilgilerimiz değerlendirildikçe açıklık ve kesinlik kazanacaktır (Artemis, Kybele).

Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.
Yukarı Dön
By_Beyin Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 08-Ocak-2007
Konum: İstanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 388
  Alıntı By_Beyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 09-Kasım-2009 Saat 23:57
Argonautlar (Argo Gemicileri);

İlkçağın büyük destansal öykülerinden biri olan Argonaut'lar serüvenini bize bir tüm olarak Rodoslu Apollonios anlatmıştır. İ.Ö. III. yüzyılda yaşayan Apollonios ünlü bir mythos yazarıdır.

Bu konuyu kendisinden sonra Apollodoros ve önce de büyük Dor şairi Pindaros işlemiştir. Medeia ile İason efsaneleri ise tragedya yazarlarına ve özellikle Euripides'le Seneca'ya konu olmuştur. Bu uzun öyküyü, çeşitli bölümlerini başlıklarla göstererek özetlemeye çalışalım.

ARGO GEMİSİ

Adı "hızlı" anlamına gelen Argo gemisi Karadeniz'in Kolkhis ülkesinde Altın Postu aramaya giden kahramanlar için yapılmış elli beş kürekli bir gemiymiş. Onu yapan ustanın adı da Argos imiş.

ARGONAUTLAR KİMLERDİR?

Sefere katılanlar Troya efsanesi kahramanlarından önceki kuşaktan kişilerdir. Mythos yazarlarının bunlar üstüne verdikleri listeler birbirini tutmaz, ama genellikle en ünlü kahramanlar şunlardır: İason, gemi ustası Argos, dümenci Tiphys, ozan Orpheus, Idmon, Amphiaraos ve Mopsos adlı biliciler, Boreas'ın oğulları Kalais'le Zetes, Kastor'la Polydeukes, Pele-us'la Telamon, Meleagros, Herakles ve daha başkaları.

ALTIN POST

Altın Post, bir zamanlar Athamas'ın çocukları Phriksos'la Helle'yi sırtına alıp Yunanistan'dan Karadeniz'deki Kolkhis ülkesine kaçıran kanatlı koçun pöstekisidir. Kız kardeşi Helle Boğazları geçerken denize düştükten sonra, Phriksos tek başına Kolkhis'e varır ve kendisini iyi karşılayan Aietes'e Zeus'a kurban ettiği koçun altından olan postunu verir. Aietes de bu eşsiz postu tanrı Ares'e adanmış bir korulukta saklar (Athamas, Phriksos, Helle, Aietes).

SEFERİN NEDENİ

İolkos kralı Aison tahtını üvey kardeşi Pelias'a kaptırmıştı. Aison'un oğlu İason delikanlılık çağına gelince Pelias'ın karşısına çıkıp tahtını geri ister. Pelias da ondan kurtulmak için önce Kolkhis'e gidip Phriksos'un orada bıraktığı altın postu getirmesini buyurur. İason bu sefere çıkmak zorunda kalır, Yunanistan'da ne kadar gözü pek, atılgan yiğit varsa hepsini toplar ve Phriksos'un oğlu ünlü usta Argos'a bir gemi yaptırdıktan, bu işte tanrıça Athena'dan da yardım gördükten sonra yola çıkar (Aison, Pelias, iason).

YOLCULUK

Argo gemisi Tesalya'daki bir limandan denize indirildi. Tanrı Apollon'a yapılan kurbanlar bilici İdmon tarafından iyiye yorumlandı: İdmon'un kendisinden başka yolcuların hepsi geri dönecekti.

LEMNOS ADASI

Birinci durak Lemnos adaşıydı. Adanın kadınları kocalarını öldürmüşlerdi. Adada erkek olmadığından Lemnos kadınları Argonaut'ları iyi karşıladılar ve onlarla sevişerek gebe kaldılar (Thoas, Hypsipyle).

SEMENDlREK, KYZlKOS

Çanakkale Boğazı'na girmeden Samothrake (Semendirek) adasına vardılar ve ozan Orpheus'un öğüdüne uyarak adadaki gizemlere erdirildiler. Oradan da Marmara denizine girdiler ve Kapıdağ yarımadasına vardılar. Delion'lar kralı Kyzikos'u yanlışlıkla öldürdüler (Kyzikos).

MYSIA'DA HYLAS'IN KAYBOLMASI

Mysia kıyılarına vardıklarında (Mudanya limanına çıkmış olacaklar) Herakles ormana dalıp kırdığı küreğinin yerine yenisini kesmeye gitti, yanında Hylas adlı çok sevdiği bir genç vardı. Delikanlıyı tatlı su aramaya göndermişlerdi. Geri gelmeyince Herakles onu aramaya koyuldu ve şafak sökerken hâlâ dönmediklerinden gemi Herakles'i Mysia'da bırakarak yoluna devam etti (Hylas, Herakles).

AMYKOS, PHİNEUS

Kadıköy'e yerleşmiş dev Amykos'u Polydeukes'in yenmesi üzerine yelken açan Argo gemisini fırtına Boğazdan uzaklara Trakya kıyılarına atar. Orada Poseidon'un oğlu kör kral Phineus'a rastlarlar. Bu kral Harpya'lar belasına uğramıştır. Kanatlı, kadın yüzlü canavarlar olan Harpya'ları rüzgâr tanrı Boreas'ın oğulları Kalais ile Zetes yener ve kovarlar. Bu iyiliğe karşılık Phineus Argonaut'lara ilerde karşılarına çıkacak tehlikeleri nasıl atlatabileceklerini bildirir (Amykos, Harpya'lar, Kalais ile Zetes).

ÇARPIŞAN KAYALAR

Karadeniz'e çıkmadan Symplegad'lar yani çarpışan kayalardan geçmeleri gerektiğini Phineus söyler Argonaut'lara. Mavi Kayalar diye de tanımlanan bu iki kaya aralarından bir gemi geçti mi, yerlerinden oynar ve birleşerek kapanır, aralarında ne varsa paramparça olurmuş.

Phineus Argonaut'lara şöyle bir denemede bulunmalarını salık verir: Bir güvercin uçursunlar kayaların arasından, güvercin geçebilirse, kendileri de arkasından geçmeye kalkışsınlar, yoksa vazgeçip gerisin geri Yunanistan'a dönsünler. İason kuyruğundan birkaç tüyünü yitirerek karşı yöne geçer, arkasından Argo gemisi Symplegad'ların arasına girer ve kuş gibi ancak pupası biraz zedelenerek geçer. Bundan sonra da Çarpışan Kayaların çarpışmaktan vazgeçtikleri ve yerlerine mıhlandıkları anlatılır.

İstanbul Boğazında akıntı yüzünden oynak kayalar mı vardı, yoksa Boğazın olağanüstü anafor ve akıntıları efsaneye böyle bir imgeyle mi yansıtıldı? Her neyse bu engeli de aştıktan sonra Argonaut'lar Yunanlıların Pontos Eukseinos yani konuksever deniz dedikleri Karadeniz'e çıkarlar.

AMAZONLAR VE KOLKHİS'E VARIŞ

İlk durak Maryandyn'lerin ülkesidir. Kral Lykos onları iyi karşılar, ama bir yaban domuzu avında bilici İdmon ve dümenci Tiphys ölürler. Argonaut'lar daha öteye gidip Amazon'lar ülkesine çıkarlar. Amazon'ların ülkesi Thermodon (Terme çayı) ve Themiskyra (Terme) şehriyle merkezlenir efsanede. Durak yapmadan Kafkas dağlarının göründüğü kıyılara doğru ilerler ve Phasis ırmağına (Pa-sinus) yani Kolkhis (Gürcistan) ülkesine varırlar (Amazon'lar).

MEDEİA, ALTIN POST'UN ALINMASI

Argonaut'lar Altın Post'u geri istemek için kral Aietes'in karşısına çıktıklarında, kralın kızı Medeia İason'u görür ve büyük bir aşkla ona tutulur. Güçlü bir büyücü olan Medeia bundan böyle Argonaut'ların ve İason'un bütün işlerini eline alır ve dilenince yönetir. Kral Aietes görünüşte Altın Post'u vermeye razıdır, ama bir ejderi öldürmesini, ateş püsküren, tunç ayaklı iki boğayı boyunduruğa koşup öldürülen ejderin dişlerini ekmesini şart koşar.

İason ister istemez bu koşullara evet der. Medeia araya girer, İason'a kendisini eş olarak almaya söz verirse yardım edeceğini bildirir. Sonra da yiğide büyülü bir merhem hazırlar. Bedene sürüldü mü bu merhem deriyi silah geçmez hale sokar, bir gün boyunca ne yaralanır, ne de ölür. Ejderhanın dişlerini toprağa ektikten sonra silahlı adamlar biteceğini, aralarına bir taş atarsa, bunların kavgaya tutuşup birbirlerini öldüreceklerini de söyler.

Medeia'nın dediği gibi olur, İason boğaları boyunduruk altına sokmayı ejderin dişlerini tarlaya ekip üstünde fışkıran silahlı adamları birbirlerine Öldürtmeyi başırır. Ne var ki Aietes gene de Altın Post'u vermeye razı olmaz. Argo gemisini yakmaya ve Argonaut'ları öldürmeye kalkar, ama Medeia daha hızlı davranmış, İason'la el ele vererek Altın Post'u bekleyen ejderi uyutmuş ve koçun pöstekisini alıp Argo gemisine kaçırmışlardır. Ertesi sabah Argo gemisi şafak sökmeden yola çıkar.

Medeia babasının kendilerine yetişememesi için korkunç bir çareye başvurmuştu: Yanına aldığı küçük kardeşi Apsyrtos'u kesip doğradı ve parçalarını yol boyunca serperek uzaklaştılar, arkalarından gelen Aietes'le adamları Apsyrtos'un parçalarını toplamakla vakit kaybettiler, bu yüzden Argonaut'lara yetişemediler.

DÖNÜŞ YOLCULUĞU

Destanın bu bölümü de karışıktır. Bir anlatıma göre Argo Karadeniz'de İstros (Tuna) ırmağının ağzına varır ve ırmak yoluyla Adriyatik denizine çıkar (o zamanki coğrafya görüşlerine göre Tuna Karadeniz'i Adriyatik denizine bağlayan bir su yoluydu), ama Zeus'un öfkesine uğrayıp fırtınaya tutulurlar, Medeia'nın halası olan büyücü Kirke'yi bulmaya giderler, Kirke Medeia'yı kardeşini öldürmüş olma suçundan arındırır ama, İason'u konuklamak istemez; Argonaut'lar Seiren'ler adasının önünden geçerken ozan Orpheus canavarları büyüler, söylediği ezgi o kadar güzeldir ki gemiciler Seiren'lerin sesine kulak vermezler.

Hera'nın koruyuculuğu altında Kharybdis'le Skylla uçurumlarını da geçerler. Bu kez fırtına onları Libya kıyılarına atar, oradan Girit'e geçerler. Girit'te eski tunç soyundan kalma Talos adında bir dev yaşar, Talos tepeden tırnağa tunçtandır, yalnız ayak bileklerinden biri etten olup içinde bir kan damarı bulunmaktaydı. Hephaistos'un yaptığı bu robot adama Girit kralı Minos adayı koruma görevini vermişti. Argonaut'lar Girit'e yaklaşınca Talos koca bir kaya alıp Argo gemisinin üstüne fırlatacak oldu, ama Medeia onu büyüledi, dev birden ayağını burkarak bileğini sıyırdı ve damarından akmaya başlayan kan bir daha durmadı, Talos böylece can verdi (Talos).

YUNANİSTAN'A VARIŞ

İason Altın Post'u amcası Pelias'a vermek üzere İolkos'a döner. Babası Aison'un öldüğü haberini alır. Pelias'in da tahtı geri vermeye hiç de yanaşmadığını görür. Burada Medeia'nın tüyler ürpertici bir oyunu yer almaktadır: Pelias'ın kızlarıyla arkadaşlık kurar, ihtiyarlamakta olan babalarını gençleştirmenin çaresini kendilerine öğreteceğini söyler ve örnek vermek üzere yaşlı bir koç alarak keser, büyülü otlarla kaynayan bir kazana atar, birden körpe bir kuzu çıktısını gösterir. Pelias'ın kızları bu düzene kanarak babalarını öldürüp kazana atarlar. Dirilmediğini görünce çılgına dönerler ve yurtlarından sürülürler (Pelias).

MEDEİA'NIN SONU

İason'la Medeia bu suçu işledikten sonra Pelias'ın oğlu tarafından İolkos'tan kovulurlar. Korinthos kralı Kreon onları iyi karşılar, ama bir süre sarayında alıkoyduktan sonra, Medeia'yı uzaklaştırmak çarelerini arar. İason da korkunç karısından bıkmışa benzer, Kreon'un kızı Kreusa ile evlenmek üzere Medeia'yı boşamaya ve Kolkhis'e geri göndermeye kalkar.

O sırada büyücü kadın ömrünün en korkunç suçunu işler: Kreusa'ya güya düğün hediyesi olarak bir elbise gönderir, kız onu giyer giymez yanmaya başlar, bu işler olup biterken lason'dan olan iki oğlunu boğar ve babalarına ölülerini gösterir. Bundan sonra atası Helios'un kendisine gönderdiği bir uçan arabayla Atina'ya uçar. Orada Aigeus'a kendisiyle evlenirse çocuk doğuracağını söyler, Theseus'u öldürmeye çalışır, Atina'dan da sürülür. Kolkhis'e döndüğü ve daha birçok suç ve serüvenlerden sonra babası Aietes'le barıştığı bazı efsanelerde anlatılır (Medeia).

Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.
Yukarı Dön
By_Beyin Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 08-Ocak-2007
Konum: İstanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 388
  Alıntı By_Beyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 10-Kasım-2009 Saat 00:06
Güzel Kız
INAKHOS'UN KIZI "İO"

Zeus her zamanki gibi gene güzeller peşinde koşuyordu. Bir gün İnekhos'un mavi gözlü güzeller güzeli kızı İo'yu gördü ve ona aşık oldu. Onunla buluşabilmek için gizlice Olympos'tan aşağıya iniyordu. Bir gün İo'nun yanında her zamankinde fazla oyalanınca Hera durumu farkederek kıskaçlık ateşiyle yanarak hızla dünyaya indi. Karısının Olympos'tan ayrıldığı haberini alınca Zeus, sevgilisini karısı Hera'nın öfkesinden koruyabilmek için beyaz birineğe çevirdi. Hera bu nadir bulunan beyaz ve sevimli ineği görünce hayran kaldı ve onu beraberinde Olympos'a götürmek istedi. Karısının şühelenmesinden korkan Zeus buna karşı çıkamadı, böylece Hera ineği yanına aldı.

Fakat hala bir takım şüpheleri vardı, bu yüzden ineği gözlemesi için yüz tane gözü olan sığırtmaç Argos'u başına nöbetçi koydu. Argos öyle bir nöbetçiydi ki hiç uyumazdı, başının çevresini saran gözleri her yeri rahatça görebiliyordu. Bu yüzden zeus bir türlü sevgilisinin yanına gidemiyordu. Gittiği taktirde Argos onu görecek ve Hera'ya haber verecekti. Ama Zeus sevgilisinin çektiklerine artık dayanamaz olmuştu.

Zeus son çare oğlu Hermes'ten yardım istedi. Hermes yüz gözlü Argos'u uyutabilmek için gecenin oğlu olan uyku tanrısı Hypnos'tan uyku ilacı aldı. Ve bir gece rüzgar gibi İo ile Argos'un bulunduğu yere girdi. Argos daha ne olduğunu anlayamadan rüzgarla birlikte gelen sihirli ilaçla uykuya daldı.

İo kurtulmuştu fakat kıskanç Hera onun peşini bırakmadı, büyük bir sığır sineği göndererek hayvanı göğsünden ısırttı. Hayvan can acısıyla koşmaya başlamıştı. Hiç durmadan koşuyor koşuyordu. Dağları denizleri aştı buna rağmen koşmaya devam etti. Zeus onu Nil nehrinin kıyılarında yakalıyarak göğsüne yapışan sineği çekip aldı ve onu eski, mavi gözlü güzeller güzeli İo haline geri getirdi.

Argos'a gelince Hera onu cezalandırmak için gözlerini alıp onlarla tavus kuşunun kuyruğunu süsledi.

Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz