gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Eğitim Dünyası > Ödevler
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Assos

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
By_Beyin Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 08-Ocak-2007
Konum: İstanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 388
  Alıntı By_Beyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Assos
    Gönderim Zamanı: 12-Mayıs-2011 Saat 11:19
Assos , günümüzdeki yerleşim yeri Behramkale Köyü ile içiçe, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde, M.Ö. 1000 li yıllardan bu yana, kesintisiz olarak yaklaşık 3 bin yıldır yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır.Bölgede bulunançoksayıda antik yerleşme merkezinin en önemlilerinden birisidir. Assos, ünlü filozof Aristo’nun burada evlenmesine neden olacak güzellikte saklı bir cennettir
Tarihi evlerden oluşan köyde, Ortaçağ mimarisini andıran yapılar arasında dolaşırsınız. Tepelerde binlerce yıllık taşların üzerinde yürürken, pırıl pırıl denize karşı kurulmuş olan bu antik kentin sakinlerinin, ne kadar şanslı olduklarını düşünürsünüz. Yıkıntıların arasında geçmişin izlerini ararken, burnunuza çarpan kekik kokularını da görmezden gelemeyin bu arada.Dolaşırken size mal satmak isteyen satıcıların ısrarlı satış taleplerinide hoş görün.

MÖ.VII yüzyılda Midilli’den gelen Methymnalı’ların kurduğu sanılan Assos’ta ilk kazılar, 1881-1883 yılları arasında, Clark ve Bacon başkanlığındaki Amerikan kazı ekibince gerçekleştirilmiştir. Ancak yıllar sonra 1980 yılında, Prof.Dr.Ümit Serdaroğlu başkanlığındaki Türk arkeolog ve uzmanlardan oluşan bir ekip, tekrar başlamış kazılara. Sonuçta, yılların emeği ile ortaya Antik Tiyatro gibi muhteşem eserler çıkmış ortaya.2005 vefat eden Prof Dr.Ümit Serdaroğlu vasiyeti üzerine Behramkale Köy Mezarlığına defnedilmiştir.

Assos olgusununu ;Assos-Behramkale(Köy içi) , Assos- İskele(Liman), Assos-Kadırga(Kadırga Plajları ve Kadıga Koyu) ve Assos-Yakın Çevresi ile beraber; bu gün 2500 kişiyi ağırlayabilecek kapasiteli turizm bölgesi olarak algılamak lazım.Yeniden başlayan kazı çalışmaları, köyün ve yakın çevrenin hareketlenmesine neden olmuş. Limanda (İskelede) yer alan yapılar, orjinal mimarisinin bozulmamasına dikkat edilerek onarılmış ve otel motel gibi konaklama tesislerine dönüştürülmüş.Ayrıca köy içinde ve yakın çevre köylerde ev pansiyonculuğu başlamış ve ev yemeklerinin yapıldığı küçük lokantalar oluşmuştur.Bölgenin en iyi plajlarını Kadıga Koyunda olması nedeniyle Kadırga Plajlar’nda ve Koyda, hızla oteller moteller ve benzeri tesiler oluşmuştur.Behramkale’nin doğu ve batısındaki köyler hepsi yamaçlarda sanki birer duvar apliği gibi durmaktadırlar.Her köyün heme altındaki güzel koylardada ev yemeklerinin yapıldığı küçük lokantalar,pansiyonlar ve küçük oteller oluşmuştur.Bu gün ASSOS temiz havası, denizi, balıkçılığı ve ören yerine olan bağlantısıyla şipşirin bir tatil yöresidir.

Hem denize, hem de karaya egemen bir tepeye kurulan Akropol, 3 kilometre uzunluğunda bir surla çevrilidir.Akropolün kuzeyinde içiiçe günümüzün Behramkale köyü yer almaktadır.İşçiliği ve mimarisi açısından döneminin en önemli surlarından biri olarak nitelendiriliyor. Özellikle, birbirinden ayrı biçimlerde yapılmış kapıları, gelen ziyaretçileri büyülüyor.

Athena Tapınağı
İÖ 530′da, Akropol’ün en yüksek yerine (236 metre yüksekte)kurulmuştur. Assos kalıntılarının en önemli yapısıdır.Aynı zamanda gün batımında,iki şarap kadehi ve bir şişe şarapla ziyaret edilmesi gereken en önenli yerdir.Dorik üslupta olmasına karşın, İyon üslubunun özelliği olan çatıaltı frizi vardır. Yanlarda 13′er, ön ve arkada 6′şar sütunla çevrili pepiteros planındadır (bir dizi sütunla çevrili).

İki basamaklı podyum, günümüze ulaşabilmiştir. Kazılarda ana bölümde bulunan Helenistik Dönem çakıl mozaik döşeme ve sunak, daha sonra yok olmuştur. Tapınagın kabartmaları, Paris, Boston ve İstanbul Arkeoloji müzelerindedir. Dorik başlıklar, sütun kaideleri ve öbür mimari kalıntılar, çevrede görülebilir.

Agora
Akropol’ün güney yamacındadır. Çevresinde dönemin resmi yapıları yer almaktaydı. Agora Tapınağı’nın, İÖ II. yüzyıldan kalıntıları görülebilir. Bu yapı daha sonra kiliseye dönüştürüldüğünden, özgün planı hakkında bir bilgi yoktur.

Bouleuteiron (Meclis)
Agora’nın doğusundadır. Kürsü, heykeller ve küçük anıtsal yapılardan oluşuyordu.

Gymnasium
İÖ II yüzyılda yapılmıştır. Agora ile batı kapısı arasındadır. Dört yanı Dorik üsluptaki sütunlarla çevrili, taş döşeli bir avlu biçimindedir. 32X40 m ölçülerindedir. Girişteki yarım daire şeklindeki basamaklar, günümüze ne yazıkki ulaşamamıştır. Kuzeydoğusunda Bizans döneminden kalan bir kilise ile güneybatısında da bir sarnıç bulunmaktadır.

Tiyatro
İÖ II yüzyılda Agora’nın yakınına kurulmuştur. Son yüzyıla dek tümüyle korunan yapı, günümüzde restorasyon çalışmalarıyla kullanılabilir hale getirilmeye çalışılmaktadır. Geleneksel Grek tiyatro planına uygun olara, at nalı biçiminde olduğu sanılmaktadır. Roma döneminde yenilenmiştir.

Stoa
Önü sütunlu, üstü örtülü galerilerdir (revak). Biri Agora’nın kuzeyinde, öbürü de güneyindedir. Kuzeydekinin İÖ III yüzyılın sonunda ya da II yüzyılın başında yapıldığı sanılmaktadır. İki katlı, Dorik üsluptadır. Alt katta, sütunların arası dörtgen panolarla süslenmiştir. İkinci katın duvarında, tavanı oluşturan ağaç kütüklerin yerleştiği delikler görülebilmektedir.

Aynı dönemden olan güney stoa, üç katlıydı. Orta katta 13 dükkan bulunuyordu. Alt katta ise sarnıç ve 13 hamam yer almaktaydı.

Nekropol
Helenistik ve Roma dönemlerindendir. Nekropol’ün batı ve doğu kapılarını bağlayan yol boyunca, mezar ve anıtlar sıralanmıştı. Batı kapısının kuzeyinde, Publius Varius’un mezar kalıntıları bulunmaktadır.

Hüdavendigar Camii
XIV. yüzyılda, I.Murad döneminde, Assos yıkıntıları arasında yüksek bir tepeye kurulmuş görkemli bir yapıdır. Bizans ve Roma dönemi kalıntılarının kullanılmış olması ilginçtir. Alçı mihrabı süsleyen yaprakların içi, kabartma rumilerle bezenmiştir. Mihrap nişinin yanlarında sütuncuklar vardır. Ana mekan, 8 köşeli kasnağa oturan bir kubbeyle örtülüdür. Son cemaat yerinin iki yanı kapalı olup yanlarda basık kemer, ortada uzunlamasına tonozla örtülüdür. Minaresi yoktur.İhtiyaç olduğunda halen camii olarak kullanılmaktadır.

Behramkale Köprüsü
XIV. yüzyılda Tuzla Çayı üstüne yerel taşlardan yapılmıştır. Sivri kemerli yan gözler 7 metre, orta göz 15 metre yüksekliğindedir. Köprüyü bugün yayalar kullanmaktadır.

Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz