gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Eğitim Dünyası > Ödevler
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Şiir sanatı ve türleri

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
zaman Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 31-Ocak-2007
Konum: Ankara
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 724
  Alıntı zaman Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Şiir sanatı ve türleri
    Gönderim Zamanı: 22-Şubat-2011 Saat 19:24
Şiir sanatı ve türleri
Dildeki anlam, ses ve ritim öğelerinden yararlanarak bir duygu, düşünce yada olayı, yoğun ve sıra dışı anlatma sanatı olarak tanımlanabilir. İnsanoğlunun en eski ve kendine özgü anlatı türlerinden biri olması nedeniyle, bu güne kadar şiirin pek çok tanımı yapılmış, ama hiç birinin bu kavramı tam olarak açıklayamadığı görülmüştür.
Bu tanımlardan en yaygını, şiiri düz yazının karşıtı olarak gösteren tanımdır. Bir başka deyişle, şiir düz yazı ile anlatılamayan duygu ve düşüncelerin ses uyumları ile, kulağa hoş gelecek biçimde oluşturulan dizelerle anlatılmasıdır. Ama bu tanım manzumeyi de kapsar. Şiiri manzumeden ayıran özellik ise, manzumenin yüzeysel ve sıradan olmasına karşılık, şiirin yoğunluk ve derinlik taşımasıdır.ölçü ve uyak,çağlar boyunca şiirin en ayırıcı niteliği olarak kabul edilmiştir.Ne var ki,yalnızca ölçü ve uyakla şiir yaratılamayacağı gibi, özellikle 20.y.y da ölçü ve uyak kullanılmadan da çok başarılı şiirlerin yazıldığı görüldü. Bunun sonucunda düz yazının nerede bitip şiirin nerede başladığı önemli bir sorun olarak ortaya çıktı. Düz yazıda dil yalnızca bir bildiri iletmenin aracıdır; bildiri iletildikten sonra sözcüklerin önemi kalmaz. Şiirde ise vurgu, sözcüklerin aktardığı bilgi kadar , sözcüklerin üzerinde de yoğunlaşır. Yani şiirde neyin söylendiğinden çok , nasıl söylendiği önemlidir.
Şiirin ne olduğunu tam olarak anlayabilmek için yapılması gereken en iyi şey, çeşitli türlerde çok sayıda iyi şiir okuyup bunların üzerinde düşünmektir. Böylelikle şiirin ne olup olmadığı, sözcüklerin nasıl seçildiği, nasıl sıralandığı , teşbih ve istiarelerin nasıl kullanıldığı gibi konularda daha çok bilgi edinilebilir.

Şiir Türleri :

Şiirler işlenilen konularına ve söyleniş biçimlerine göre türlere ayrılır. Bu türleri başlıcaları ;

1. Epik Şiir
a- Doğal Epik Şiir
b- Yapay Epik Şiir
2. Lirik Şiir
3. Didaktik Şiir
4. Pastoral Şiir
a- İdil
b- Eglog
5. Satirik Şiir
6. Dramatik Şiir
a- Trajedi
b- Komedi
c- Dram

Epik Şiir :

Büyük kahramanları ve onların yaptıkları işleri anlatan şiirdir. Epik sözcüğü EPOPE ( Destan ) sözünden doğmuştur. Bir milletin hayatını yakından ilgilendiren ve etkileyen tarih ve toplum olayları ile ilgili kahramanlıkları dile getiren hikaye şeklindeki şiirlerdir. Divan edebiyatında kasideler, Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türleri de epik özellik gösterir. Tarihimizde birçok şanlı zaferler yaşadığımızdan, epik şiir yönüyle bir hayli zengin bir edebiyatımız vardır.

Epik şiirler “Doğal Epik “ ve “ Yapay Epik” olarak ikiye ayrılır.

Doğal Epik ; Milletin hayatını etkileyip , derin izler bırakan tarihi olayları , kahramanlık yönü ile işleyen manzum hikayelerdir.
Yunanlıların İlyada sı , Finlerin Kalevala sı , Hintlilerin Mahaharata sı örnek verilebilir.

Yapay Epik ; Yakın çağdaki milletlerin hayatlarına ait tarih yada toplum olaylarını anlatan şiirlerdir.
İtalyan Tasso’nun Kurtarılmış Kudüs ü , Firdevsi’nin Şehname si , J.Milton’nun Kaybolmuş Cennet i , örnek gösterilebilir. Yakın dönem şairlerimizden Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Üç Şehitler Destanı ve benzeri eserleri yapay epik şiirlere örnek gösterebiliriz.

Utanç Kesiti

-Çağlar birbirini görse, Ortaçağ yüzüne
tükürürdü Uzayçağının-

Toplarlar ulusu çalışma kamplarına,
Sıra sıra tel karanlık, sıra sıra tel ölüm.
İner karanlıkta bir ak ses;
Yeter gayrı gel ölüm.

Binlerce eri, polisi -ayın parlaması tanık-
Barsak deşer kan içer, organ koparırlar.
Bir yamyamlıktan bir yamyamlığa,
Tarihi görmediği korkunç bir yüzle varırlar.

İşte bir köyde, ey analar ey.
Ders olsun diye,
Girdi bıçak elleri Amerikanın,
Gebe kadının karnından içeriye.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Lirik Şiir :

Akıldan çok , duygulara , hislere seslenen insanlarda güzellik sevgisi uyandırmayı amaçlayan aşk, ayrılık, hasret ve özlem konularını işleyen duygusal şiirlerdir. Okurun duygularına, kalbine seslenir. Eskiden Yunanlılarda “lir” denen sazlarla söylendiğinden bu adı almıştır. Tanzimat döneminde de bir saz adı olan “rebab” dan dolayı bu tür şiirlere rebabi denmiştir. Divan edebiyatında gazel, şarkı; Halk edebiyatında güzelleme türündeki koşma, semai lirik şiire girer.
Edebiyatımızda lirik şairler arasında Divan Edebiyatında Fuzuli, Baki, Nedim; Halk Edebiyatında Yunus Emre, Karacaoğlan; Yeni Türk Edebiyatında Yahya Kemal, Ahmet Haşim sayılabilir.

Endülüste raks

Zil, şal ve gül. Bu bahcede raksın bütün hızı…
Şevk akşamında endülüs üc defa kırmızı.

Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir
İspanya neş’esi ile bu akşam bu zildedir.

Yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, örtünüşleri…

Her rengi istemez, gözümüz şimdi aldadır.
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır..

Alnında halka halka aşüfte kakülü
Gögsünde yosma gırnatanın en güzel gülü…

Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi…

Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü sürmeli,
Şeytan diyor ki, sarmalı yüz kere öpmeli.

Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle
Her kalbi dolduran zile, her sineden “Ole!”

Yahya Kemal Beyatlı

Didaktik Şiir:

Öğretici bilgi verici şiirdir. Bir şeyler öğretmek veya bilgi vermek amacıyla yazılan şiirlerdir. Didaktik şiirde duygu ve hislerden çok, fikir ağır basar. Didaktik şiir herhangi bir konuyu öğretmek amacıyla yazılır. Duygu yönü az olduğundan kuru bir anlatımı vardır. Kafiye ve ölçülerinden dolayı akılda kolay kaldığından , bilgiler bu yönde verilir. Fabller ,manzum hikayeler didaktik özellik gösterir.
Tevfik Fikret’in ve Mehmet Akif’in manzum hikayeleri didaktik şiir türünün güzel örnekleri arasındadır.
HÂN-İ YAĞMÂ
Bu sofacık, efendiler – ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor – şu milletin bayâtıdır;
Şu milletin ki muztarib, şu milletin ki muhtazır !
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır

5 Yiyin, efendiler yiyin; bu hân-i iştihâ sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin !
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Şu nâdi-i niam, bakın kudumunuzla müftenir !

Pastoral Şiir:
Kır ve çoban yaşamını , doğa güzelliklerini anlatan şiirlere denir. Süsten,sözcük oyunlarından, yapmacıktan ve gösterişten uzak bir anlatımla kır yaşamının ve doğanın güzelliği , çobanların kaygısız ve sağlıklı yaşamının anlatıldığı şiirlerdir. Pastoral şiir türü ikiye ayrılır:

a. İdil : Bir kişinin, çoğunlukla dağ bir çobanın ağzından yazılan kır yaşamının güzelliğinden
ve çobanıl aşktan söz eden şiirdir.
b. Eglog : Çobanların kendi yaşamları , kır yaşamı , doğal güzelliği üzerine karşılıklı konuşmalara dayanır.

Çoban Çeşmesi

Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler su dağa çoban çeşmesi.
“Goynunu Şirin’in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…
“O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudaga çoban çesmesi.
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu…
Sızmadı toprağa çoban ceşmesi.
Leyla gelin oldu,
Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül ararda,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi…

Faruk Nafiz Çamlıbel

Satirik şiir:

Toplum hayatındaki aksayan yönleri , düzensizliklerin insanların çeşitli konulardaki zayıflıklarının zekice , ince bir alay tarzı ile kişileri ve olayları eleştiren şiirlerdir. Bunlarda didaktik özelliklerde görüldüğünden , didaktik şiir için de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğrudur.
Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv , Halk edebiyatında taşlama , yeni edebiyatımızda yergi denir.

Pek rengine aldanma felek eski felektir
Zira feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönektir

Ya bister-i kemhâda , yâ virânede can ver
Çün bay ü gedâ hâke beraber girecektir

Allaha sığın şahs-ı halimin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir

Yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm
Şirin dahi kasdetmesi cana gülerektir

Bed asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerdüz palan ursan eşek yine eşektir

Bed mâye olan anlaşılır meclis-i meyde
İşret , güher-i âdemi temyize mihenktir

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tektir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir

Nâdânlar eder sohbet-i nâdânla telezzüz
Divânelerin hemdemi divâane gerektir

Aff ile mübeşşer midir eshâb-ı meratip
Kanun-i ceza âcize mi hâs demektir

Milyonla çalan mesned-i izzetde serefrâz
Bir kaç kuruşu mürtekibin câyı kürektir

İman ile din , akçadır erbâb-ı gınâda
Namus ü hamiyyet sözü kaldı fukarada

Ziya Paşa

Dramatik Şiir:
Acıklı ve üzüntü verici olayları konu edinen şiirlerdir. Dramatik şiir manzum olarak yazılan tiyatrolarda söz konusudur. İnsanın gözünün önünde acıklı , korkunç bir olay adeta canlandırılır.
Dramatik şiir tiyatroda trajedi ve komedi olmak üzere ikiye ayrılır. Daha sonra dramın eklenmesiyle üç türe çıkmıştır. Edebiyatımızdan Abdülhak Hamid , Faruk Nafız Çamlıbel ,Necip Fazıl Kısakürek dramatik şiir türünün başarılı örneklerini ortaya koymuşlardır.

a. Trajedi : Hayatın acıklı yönlerini sahneye koymak ahlak ve erdem örneği vermek için yazılan manzum tiyatro eserlerine denir.
b. Komedi : Güldürme amacını güden güldürmek ve düşündürmek amacıyla hayatın gülünç yönlerini konu edinen tiyatro eserleridir.
c. Dram : Hayatı acıklı ve gülünç yönleriyle olduğu gibi yansıtmak için yazılan tiyatro eserleridir.

Anneme mektup

Ben bu gurbete ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, içinde mermer döşeli,
Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.
Böylece bir lâhza kaldığım zaman,
Geceyi koynuma aldığım zaman,
Gözlerim kapanıp daldığım zaman,
Yeniden yollara düzülmekteyim.
Son günüm yaklaştı görünesiye,
Kalmadı bir adım yol ileriye;
Yüzünü görmeden ölürsem diye,
Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.

Necip Fazıl Kısakürek

Doğru yerdesiniz...
gelisenbeyin.net'tesiniz...
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz